Hürrem | Konular | Kitaplar

Osmanlı

Dere kenarındaki rahibelere yan gözle bile bakmayan bir ordu


Sefere çıkan kanuni Sultan Süleyman Han'ın Ordusuna Belgrad yakinlarinda bir yerde konaklama emri verildi.

Askerler, çevredeki su ve çesmelerden istifâde edip, abdest tazelemeye, susuzluklarini gidermeye çalisiyorlardi.

Çesmelerden birinin yakinlarinda bir manastir vardi. Manastirin rahibi, Osmanli askerinin durumunu ögrenip, haçli askerlerini haberdâr etmek için, manastirdaki rahibelerden birkaçini süsleyip, ellerine verdigi testilerle çesmeye gönderdi.

Rahibelerin geldigini gören Osmanli askerleri, hemen çesme basindan ayrilip, rahibelere sirtlarini döndüler.

Allah'ın takdirini hiç kimse bozamaz!!



Osmanlı dev­letinin kurucusu Osman Gazi, Şeyh Edebali'nın evi­ne misafir olur. Yatsı namazını kıldıktan sonra, misafir odasına çekilir Sedirin üzerinde serili bulunan pamuk yatağın üzerine uzanacağı sırada, gözüne duvarda asılı duran bir kitap iliş­ti. Hemen ayağı kalktı. Kitabın Kur'an-ı Kerîm olduğunu anlayan Osman Gazi yatmaktan vaz­geçti.

Şeyh Edebalı, sabah namazına çağırmak için Osman Gazi'nin odasına girdiği zaman, onu diz çökmüş halde Kur'ân'ı Kerîm okuyor vaziyette buldu. Şeyh Edebalı ayrıca yatağın tertibinin hiç bozulmamış olduğunu da hayret­le müşahade ettikten sonra, serilen döşeği be­ğenmedi zannıyla üzüntülü bir şekilde, Osman Gazi'ye, yatağa neden girmediğini sordu.

Osmanlı'da haremin gerçek yüzü


Bir ülkede deprem sözkonusu olursa jeologlar, hastalıklar sözkonusu olursa doktorlar, savaş sözkonusu olursa siyasiler ve askerler konuşurlar. Bu bizim ülkemizde de böyledir. Ancak bizde iki konu vardır ki bunlar üzerinde herkes konumuna, birikimine, eğitimine bakmadan üstelik de allame edasıyla konuşur. Bu konulardan bir tanesi dindir diğeri tarih.

Tarihle ilgili bir şeyler söz konusu olduğunda siyasetçi konuşur, gazeteci konuşur, televizyoncu konuşur vs. Bir Allah kulunun aklına da bu işin profosörleri bulup konuşturmak gelmez. Veya gelir de, onların söyleyecekleri işlerine gelmez.
Tarih deyince her zaman revaçta olan konulardan bir tanesi de Osmanlı ve haremidir.

Bunu içoğlanları takip eder. Ardından valide sultanlar, kadınlar saltanatı, devşirmeler vs. böyle gider.

İlim ahlakına sahip bir tarihçinin Osmanlı haremi konusunda söyleyeceği şeyler çok azdır. Çünkü elinde bu konuyla ilgili yeterli belge, döküman vs. yoktur.

Kanuni devri

Osmanlı, fethettiği yerleri asla sömürmedi. Almadı. Hep verdi. Bu yerlere yatırım yaptı. İngilizler, Vehhabilere altın vermek suretiyle İstanbul’dan Medine-i Münevvereye uzanan demir yolunun raylarını söktürdüler. İstasyonları tahrip ettirdiler.

Kaldı ki o tarihte petrol yok idi. Bazı Türk düşmanlarının Arap ülkelerini sömürdünüz şeklindeki sözleri iftiradır. O tarihte kum tepelerinden başka bir şey yoktu.

Yavuz Sultan Selim bu mübarek topraklarda iken Hakim-ül Haremeyn (Mekke ve Medine’nin hâkimi) denilmesine itiraz etmiş ve “Hizmetkârı” denilmesini istemiştir.

Bahadıroğlu: Osmanlı'da öyle bir saray hayatı yoktu

Tarihçi - yazar Yavuz Bahadıroğlu, 'Muhteşem Yüzyıl' dizisi ile ilgili olarak, "Gösterildiği gibi bir hayat Osmanlı'da yaşanmadı" dedi.

Bahadıroğlu, Gebze Osman Hamdi Bey Kültür Merkezi'nde konferans verdi. Osmanlı saray hayatının dizide gösterildiği gibi basit olmadığını söyleyen Yavuz Bahadıroğlu, Topkapı Sarayı'nın da devletin yönetildiği ciddi bir mekân olduğunu kaydetti. Bahadıroğlu, Osmanlı'nın tarihte kurulan en önemli devletlerden birisi olduğunu ve saray hayatının da söz konusu dizide gösterildiği gibi basit olmadığını anlattı. Yazar, Topkapı Sarayı'nın padişahların resmi konutunun yanı sıra devletin yönetim merkezi işlevini gördüğünü hatırlattı.

Muhteşem yüzyıl dizisinde kötü niyet var!


Muhteşem Yüzyıl dizisiyle yeniden alevlenen 'Osmanlı'da Harem' tartışmalarına, bu başlıkla bir kitabı bulunan Prof. Dr. Ahmet Akgündüz de katkı yaptı. Akgündüz, "Harem konusunda asıl üzüldüğümüz nokta, ülkemizde yetişen Cumhuriyet dönemi yazarlarının da, belgelere dayalı ilmî araştırma yapmak yerine, yabancı yazarları aratmayacak şekilde ve onların yazdıklarını yahut çizdiklerini aynen taklit ederek yazılar kaleme almalarıdır. Bunların hemen hemen tamamı, doğru olmayan bilgilerdir." dedi. Hürem Sultan'ın bugünkü ilahiyatçılara taş çıkaracak bilgiye sahip olduğunu kaydeden Akgündüz, "cariyelerle halvet" konusuna da açıklık getirdi.

Rotterdam İslam Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Akgündüz, Cihan Haber Ajansı'na verdiği mülakatta 'Muhteşem yüzyıl' dizisiyle yeniden gündeme gelen tartışmaları değerlendirdi. Osmanlı'da saray hayatının Batıdakilerle karıştırıldığını ifade eden Akgündüz, şu ifadeleri kullandı: "Maalesef Türkiye'de televizyon dizileri, sanatçılar, romancılar ya da basın mensupları Osmanlı'yı değerlendirirken Batıdaki tarzlara bakarak değerlendirme yapıyorlar. Harem ile ilgili Batı'da ya da Türkiye'de yapılan müstehcen yayınların hiçbiri doğru ya da orijinal değil. Bunlar Batılı ressamların vs. hayal ürünleridir."

Batılıların hayal dünyasındaki Osmanlı

Osmanlı'nın en güçlü olduğu dönemi kötüleyerek yansıtmaya çalışan batılı tarihçilerin hayal dünyalarında kurduğu Osmanlı, şimdi Türkiye'deki dizilerde kendini gösteriyor.

Tarihçi Prof. Dr. Ahmet Yaşar Ocak diziyi beğenmediğini söylerken, Kanuni'nin hayatı üzerine bir roman yazan Okay Tiryakioğlu, "Tamamen yabancılar izlesin diye çekilmiş." diyerek dizinin Batı'nın hayal dünyasına hitap ettiğini söyledi. Mustafa Armağan ise Muhteşem Yüzyıl'ın toplumu idealsizleştirmekten öte bir işe yaramayacağını belirtti.

Osmanlı, şehvet cenneti gibi gösteriliyor

Batı'daki Türk-İslam algısı ve oryantalizm üzerine Amerika'da doktora çalışmalarına devam eden Beyazıt Akman, Muhteşem Yüzyıl dizisinin beş yüz yıldır devam edegelen, Batılı sömürgeci devletlerin başlattığı Doğu'yu barbar ve mistik bir seks cenneti olarak gösteren oryantalist gelenekten beslendiğini söyledi.

moralhaber.net internet sitesine açıklamalarda bulunan Beyazıt Akman,

Ecdattan adeta intikam alınıyor

AGD'nin mutad olarak düzenlediği şube başkanları ve şube sorumluları toplantısı Ankara'da yapıldı. AGD Genel Merkez'inde gerçekleştirilen toplantıya AGD Genel Başkanı İlyas Tongüç, başkanlık divanı üyeleri, şube sorumluları, şube başkanları, şube hanım komisyon başkanları ve şube orta öğretim başkanları katıldı. EHAD Genel Başkanı Abdulkadir Sağlam'ın Kur'an tilavetiyle başlayan toplantı, rapor müzakereleri ile devam etti.

"Tarihimize kara çalınıyor"

Toplantıda konuşan AGD Genel Başkanı İlyas Tongüç, bir özel kanalda yayınlanan Muhteşem Yüzyıl adlı diziyi eleştirdi. Söz konusu dizide tarihin tahrif edildiğini ifade eden Tongüç, "Bu dizi uydurma bir takım senaryolarla Osmanlı aile yapısı başta olmak üzere birçok konuda ecdadımıza kara çalmaktadır.

Ecdadımıza dokunmayın

Osmanlı'nın en büyük, en adaletli İmparatorlarından olan Kanuni Sultan Süleyman'ı "edep ve ahlak yoksunu, şehvet düşkünü" gibi göstermeye çalışan, Osmanlı Sarayları'nı "fuhuş yuvası" olarak addeden Muhteşem Yüzyıl filmine Belediye ve Özel İdare Çalışanları Birliği Sendikası da büyük tepki gösterdi.

Show TV'de yayınlanmaya başlanan ve Osmanlı'nın en büyük, en adaletli İmparatorlarından olan Kanuni Sultan Süleyman'ı "edep ve ahlak yoksunu, şehvet düşkünü" gibi göstermeye çalışan, Osmanlı Sarayları'nı "fuhuş yuvası" olarak addeden Muhteşem Yüzyıl filmine Belediye ve Özel İdare Çalışanları Birliği Sendikası da büyük tepki gösterdi.

Osmanlı'nın böyle anlatılması doğru değil

Kanuni Sultan Süleyman'ı konu aldığı ileri sürülen 'Muhteşem Yüzyıl' dizisine Bakan Kavaf'tan da tepki geldi: "600 yıl boyunca üç kıtaya hükmetmiş bir imparatorluktan bahsediyoruz. Osman-lı'yı o şekilde anlatmak doğru değil."

Kanuni Sultan Süleyman'ın anlatıldığı iddia edilen ve fragmanları ile tepki çeken 'Muhteşem Yüzyıl' dizisine bir eleştiri de kadın ve aileden sorumlu Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf'tan geldi. Osmanlı ile ilgili filmlerde hep harem vurgusunun yapılmasını doğru bulmadığını söyleyen Kavaf, "600 yıl boyunca üç kıtaya hükmetmiş bir imparatorluktan bahsediyoruz; Osmanlı'yı o şekilde anlatmak doğru değil." diyor.

Aslı Sancar: Osmanlı kadını bilinçliydi



Evlendikten sonra Müslüman olan Sancar başörtüsüyle ilk defa Türkiye'ye gelince karşılaşmış. Sancar, Osmanlı kadınını incelemek ve onları tanımak için epeyce çaba göstermiş.

Üniversitedeyken tanıştığı Türk ile evlenen Aslı Sancar, o güne kadar ne Müslümanları tanıyordu ne de başörtülü birini görmüştü. Evlendikten sonra Müslüman olan Sancar başörtüsüyle ilk defa Türkiye'ye gelince karşılaşmış. Sancar, Osmanlı kadınını incelemek ve onları tanımak için epeyce çaba göstermiş. Kaynak kitap özelliğini taşıyan Ottoman Woman kitabını da bu araştırmalardan sonra kaleme aldı. Sancar ile hayatını ve kitabını konuştuk.
Osmanlı kadını bilinçliydi, bugün kadınlar haklarından habersiz

Osmanlı'nın Ahlaki Faziletleri

Geçmişe körü körüne bağlanmamak gerekir diyor kimi kalem sahipleri. Doğru söylüyorlar, haklılar. Sözlerine bir şeyi ilave etmeyi unutuyorlar, körü körüne bağlılık olmamalı ama cahilce hasımlık hiç olmamalı. Bu sebeple bir tarafın sevdiğini diğeri yererken dikkatli sözcükler kullanmalı ve geçmiş geçmiş olduğu için karalanmamalı. Sözler sağlam delilleri barındırmalı. Öyleyse geçmiş şahit olanların sözlerinden nakledilmeli.

“Temizlik îmândandır!”
“Temizlik îmânın yarısıdır!” hadîs-i şerîflerini nefis hüsn-i hatlarla yazarak evlerinin ve