Hürrem | Konular | Kitaplar

17. YÜZYILDA TÜRKİYE'NİN BATI'DAN GÖRÜNÜŞÜ

Sultan Birinci Ahmed Hân (1603–1617) rahmetullâhi aleyh devrindeki Türkiye'nin Avrupa'daki fikir adamları tarafından görünüşü, bu günkü yanlış görüşlerimizden tamamen başkaydı, çok daha mânâlıydı.

O günkü Türkiye, Batı'da fikirlerinden dolayı eziyet edilen, işkence gören mütefekkirler tarafından bir hürriyet beldesi, bir insanlık nümûnesi; olması lâzım geleni mümkün mertebe tahakkuk ettirmiş bir adâlet ülkesi olarak görünüyordu.

Yukarıda anlatılanlara delil; Sultan I. Ahmed Hân'ın saltanatı zamanında yaşamış, Avrupa'daki feci‘ hürriyetsizliğe isyan etmiş, bundan dolayı senelerce hapishanelerde kalmış, idealindeki ülkeyi Civitas Solis (Güneş Beldesi) isimli eserinde tasvir etmiş olan, İtalyan filozofu Campanella'nın sözleridir.

Bizim son devirlerdeki pek çok yazar ve müellifimiz, o devirlerimizi, hasta ve mâlûl fikirleriyle ne kadar kötülerlerse kötülesinler, ne kadar “duraklama ve felâket” tabloları çizerlerse çizsinler, Campanella'nın o devirde yaşayan Osmanlı Türkleri ve devleti hakkındaki fikirleri, onları tamamen susturacak kadar kuvvetlidir.

Bu talihsiz İtalyan mütefekkiri Cardinal Béruel'e yazdığı bir mektupta aynen şöyle diyordu:

“İçinde yaşadığım şafaksız gecenin bir sabaha ermesini istemiyorum. Böyle bir sabahın sonu gecedir! Çünkü zindanın dışında istibdâd var ve bu hür fikirlere ancak, gece va‘d eder. Ben bir ‘Güneş Belde’nin hasretini çekiyorum. Bu ülkede gece olmasın ve insanlar karanlık mefhûmunu orada tanımasın.

“Güneş Ülke'yi yeryüzünde bulmak mümkün mü? Fikir hürriyetine, vicdan hürriyetine, lisan hürriyetine ilişmeyen Osmanlı Türkleri'nin mevcudiyeti, hiç olmazsa yarın, böyle bir ülkenin var olacağını bana zannettiriyor.

“Madem ki düşünceyi zindana koymayan, hakikat sevgisini zincire vurmayan bir millet, o cesur ve âdil Türkler var; üzerinde yalnız hakikatin, adâletin ve hürriyetin hüküm sürdüğü bir Güneş Ülke yarın neden vücut bulmasın..?”

Ütopist, yani hayâlî bir cennet ülke tasavvur eden filozof, bunu yeryüzünde ve zamanında en geniş mânâda gerçekleştirenlerin Türkler olduğunu ifade etmektedir. Şu düşünce Osmanlı devlet adamlarının, ecdâdımızın ne derece yüksek insânî ölçülerle mücehhez bulunduklarını, o devirdeki cemiyetimizin ne kadar hür bir topluluk olduğunu en açık şekilde anlatmaktadır.

İşte, Sultan Ahmed devrinde Türkiye'nin, dünya devletlerince dışarıdan hem de mütefekkirleri tarafından görünüşü-manzarası budur.

Ya bugün..? Bugünü tasvir etmeye herhalde gerek yok; çünkü yaşıyoruz zâten, her şey ortada...

2000-06-20
Fazilet Takvimi


Konular