Hürrem | Konular | Kitaplar

Akademisyen Gözüyle “Muhteşem Yüzyıl!”

CEHALET Mİ İHANET Mİ?

Marmara Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim

Üyesi Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil’in Yazısı…

Cehlin ol mertebesi sehl olmaz

Ta kesbsiz bu kadar cehl olmaz

Muhteşem Yüzyıl dizisi açıkçası çok büyük tartışmalarla başladı. Bazı tanıdıklarım, dostlarım hemen fikirlerimi sordular. Parça bütünün habercisidir, sözünün gereği olarak daha fragmanından neticenin ne olacağı belli oldu ise de dizinin birinci bölümünü yani ana parçayı izlemeden bir fikir serdetmeyi uygun bulmadım.

NTV’de Banu Güven’in konuğu olan senarist Meral Okay, Muhteşem Yüzyıl’ın senaryosu üzerinde çok çalıştığını şu sözlerle anlatıyordu:

“İki-iki buçuk yıldır çalışıyorum. Tarih sever bir insandım. Bu proje oluşmaya başladıktan sonra ciddi sayıda kitap ve tarih danışmanlarının bana refere ettiği kaynakları, binlerce sayfayı bir tarih doktora öğrencisi gibi okudum. Önemli bir diyalog yazarken hala satır satır dönüp danışmanlara soruyorum. Üç kere yazdım senaryoyu”.

Öncelikle şunu ifade etmeliyim ki Meral Okay, iyi ki iki-iki buçuk sene çalışmış. İnsan, ya beş sene çalışsaydı nasıl bir senaryo karşımıza çıkardı diye dehşete düşmeden edemiyor. Zira dizinin hiçbir karesi yok ki hatasız olmasın. Bu itibarla yukarıdaki beyitte manasını bulduğu gibi bu kadar cehalet ancak çok çalışmakla elde edilebilir.

Şayet yazımın başlığının ikinci kısmını yani ihanet mi diye soruyorsanız niyet okuma yapmamak için bir şey söylemeyeceğim. Fakat bu kadar cehalet en azından tarihimize ihanet değil de nedir diye sormadan da edemiyor insan.

Evet dizinin birinci bölümünde hatasız bir kare neredeyse yok dedim. Bazen dizinin sahipleri sonraki bölümlerde çok şeyler değişecek, daha güzelleşecek, bu daha başlangıç falan diyorlar. Doğrusu bazı hatalar zaman içinde düzeltilebilir kabul ediyorum. Ancak dizi öyle bir temele oturtuldu ki bu hatalar sonuna kadar devam etmeye mahkumdur.

İşte bu sebeple şahsen benim için dizi birinci bölümde bitmiştir.

Dizinin Müslüman Kırımlılara, Hurrem Sultanın bir mabette ele geçirilmesi kurgusuyla, başlanmış olması manidar değil miydi? Zira şurası açıktır ki seferlerde ve akınlarda Türkler ve Müslümanlar için, mabetlere ve din adamlarına dokunulmaması birinci prensiptir.

Bu en önemli prensibi yıkmak ve Türkleri barbar diye nitelendiren Avrupa tiplemesi ve kötülemesi ile göstermekle ne mesaj verilmek isteniyor, üzerinde düşünmek gerekir.

İkincisi ve bana göre artık dizi boyunca devam edecek hata Hurrem Sultan’ın şahsiyetinde gizlidir.

Kaynaklarda Hurrem Sultan’ın esir edildiğinde yaşı, saraya gelişi ve Kanuni’ye namzet oluşu hakkında çok açık bilgiler yoktur.

Fakat şurası muhakkak ki bir cariye belli bir terbiye almadan doğrudan doğruya saraya getirilmez.

Nitekim Osmanlı sarayında Hurrem adını alacak olan Roksalan veya Aleksandra’nın Yavuz Sultan Selim döneminde Kırımlılar’ın Ukrayna ve Galiçya’ya kadar uzanan akınları esnasında esir alındığı bilinmektedir. Muhtemelen burada bir müddet eğitildikten sonra saraya verildi. Saraydaki eğitimin nasıl olduğu ise roman ve hikayeler hariç bütün kaynaklarda yazılıdır. (Bkz. İ. Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Devletinin Saray Teşkilatı, Ankara 1984). Sarayın nasıl bir kadınlar akademisi olduğunu görmek isteyenler ise Amerikalı tarihçi ve on yıllık bir araştırmayla eserini ortaya koyan Prof. Dr. Leslie Peirce’nin The Imperial Harem kitabına müracaat edebilir. ( Türkçesi için bkz. Harem-i Hümayun, çev. Ayşe Berktay, İstanbul 1998).

Dizide ise Hurrem, neredeyse esir edildiği gibi zulüm ve baskı ile İstanbul’a getirilip saraya tıkılan, öldürsünler diyerek dört bir yana saldırırken rüyasında anne ve babası tarafından özel bir görev alan sanki ajan karakterdir. O bu görevle birlikte Kanuni’yi elde edecek, Osmanlı sarayının başına geçecek ve Türklere en büyük ihanetleri yaptırtacaktır.

İşte dizinin ilk bölümündeki bu temeli sizin artık değiştirme imkânınız yoktur. O artık Hurrem Müslüman görünüp Müslümanların yok etmeye çalışan gizli bir Hırıstiyandır.

Ne yapalım Meral Okay’a iki yıl az gelmiş olmalı ki yukarıda belirtiğimiz ve daha nice eserleri görme imkânı bulamamıştır. O ancak Ahmed Refik’in muhteşem (!) Kadınlar Saltanatı kitabını okuma fırsatını yakalayabilmiştir.

Dizinin en önemli ikinci karakteri İbrahim Paşa da Hurrem’den farksızdır. Bir defa o dönemde dönme tabiri kullanılmamaktadır. İkincisi dönme tabiri 17. Yüzyıldan itibaren Müslüman olmadığı halde Müslüman görünenler için kullanılmaya başlanmıştır. İbrahim Paşa devşirme dahi değil, altı yaşında esir alınmış ve Müslüman olmuş Rum asıllı bir köle idi. Şehzade Süleyman onunla Manisa’da tanışmış, zekâsını, hazır cevaplığını ve bir takım meziyetleri ile dikkatini celbetmiştir. Daha sonra sahibesi onu azat etmiş bu sayede Şehzade’nin maiyetine katılmıştır. Dizide onu dönme diye kötüleyenler ise devşirme devlet adamları olup küçük yaştan itibaren Müslüman olmuşlardır. Müslümanlıkları konusunda en küçük bir imaya dahi rastlanmaz.

Bir taraftan dizide bu fahiş hatalar işlenirken diğer taraftan İbrahim Paşa da bilinçaltı düşüncelere sevk edilmekte kimliğini hatırlayan ve ona göre işler yapacak olan bir karakter olarak karşımıza çıkarılmaktadır. Artık dizide ikinci Hıristiyan ajanı İbrahim Paşa olacak ve bu durumda dizinin ikinci temel hatası olarak her bölümünde karşımıza çıkacaktır.

Senaristin Topkapı Sarayına girdiği ve gezdiği konusunda benim şahsen ciddi endişelerim oluştu. Zira orada bilgisi en zayıf bir rehberle dahi dolaşsa, zenci hadımağalarının görev yerinin nerede başlayıp nerede bittiğini, cariyelere eğitimin kimin verdiğini, cariyelerin görev yerlerini ve vazifelerini öğrenecekti.

İbrahim Ağanın (henüz daha Paşa olmadı) sarayda hadım ağası gibi gezdirilmesi, zenci yerine beyaz hadımların haremde kol gezmesi, hadım ağalarının bir adım atması kellesinin gitmesi demek olan yerlerde güle oynaya dolaşmaları, nerede ve hangi muhteşem kaynaklarda (!) yazıyor, izleyicilerin ve bizlerin bilmesinin faydalı olacağı kanaatindeyim.

Osmanlı saray teşkilatını bilenler en önemli özelliklerinden birinin sessizlik olduğunu belirtirler. Muhteşem ve şahane bir sessizlik diye vasıflandırılan sarayda, sakinler sanki gözleriyle işaretleşmekte ve konuşmaktadır. Herkes vazifesinin neler olduğunun idraki içerisindedir. İzlediğimiz dizide ise mutfak, harem, eğitim ve diğer kareler sirkleri hatırlatan şamata ve gürültüler ile doludur.

Giyim ve kıyafet ise ayrı bir komedidir. İngiliz kralı 8. Henri Tudors dizisinin bu diziye ilham kaynağı olduğu senarist tarafından ifade edilmiştir. Dikkat edilirse kıyafetlerin de aynı ilhamla seçildiği kolaylıkla görülecektir.

Osmanlı Enderun mektebinde talebelere verilecek manevi en büyük ceza, başından sarığının çıkarılmasıdır. Sarayda ve Osmanlı toplumunda başı açık hiçbir şekilde dolaşılmazdı. Böyle olduğu halde Kanuni ve büyük âlim Hasan Can başta olmak üzere vezirleri neredeyse kavuklu ve sarıklı görmek imkânsız gibiydi.

Cariyelerin ve Padişah kadınlarının kıyafetlerinin artık ne derece yerinde olduğunu (!) okuyucularımın anlamış olduklarını tahmin ediyorum.

Kanuni’ye hiç olmazsa muhteşemliğini hatırlatmak için söyletilen sözler ise bilenler için gülünç ve komik olmaktan öte bir mana ifade etmiyordu.

“Benim hasmım Şah İsmail değil Fransuva, Şarlken ve Henri Tudors’tur”.

Bir defa Kanuni böyle bir söz söylemedi. Şayet rol icabı söyletilecekse bari yerinde olsaydı. Fransuva, Şarlken’e esir düşerek Madrit’te hapsedilen kendisi ve annesi Kanuni’ye kurtarılması için yalvaran bir hükümdardan öte bir şey değildir. Henry Tudors’un ise bütün mücadelesi ve savaşları hanımları ile geçmiştir. Ortada tek ciddi rakip olan Şarlken ise Kanuni, yüz bin kişilik ordularla memleketini gezdiği halde bir kez olsun karşısına çıkma cesaretini gösteremeyecektir.

Aşağılanan Şah İsmail ise hiç olmazsa Yavuz Sultan Selim’in karşısına çıkmış ve bir meydan muharebesini göze alabilmiş bir şahsiyettir.

Kanuni’nin adaletine atıfta bulunulurken babasının icraatlarını kötülercesine Hasan Can’a serzenişte bulundurmaları başka bir garaipliktir.

Bu konu Hoca Sadettin Efendi tarihinde geçmektedir. Saltanatının ilk gününde değil İbrahim Paşa’nın sadrazamlığı sırasında vuku bulacaktır. İbrahim Paşa kendi dönemlerinin adil olduğunu vurgularken Selim Han dönemindeki bazı icraatların İslamiyet’e uygun düşmediğini savunacak ve Hasan Can çağırılarak kendisinden Selim Han’ın neden böyle davrandığı sual edilecektir.

Hasan Can ise Selim Han’ın uygulamalarının İslamiyet’e uygun olduğunu deliller ve misallerle açıklayarak İbrahim Paşa’yı susturacak ve Kanuni bu söyleşiden ve babasının icraatlarından büyük bir keyif alacaktır. (Bkz. Hoca Sadettin Efendi, Tacü’t-Tevarih, haz. İsmet Parmaksızoğlu; c. 4, s. 215-216)

Gömleğin ilk düğmesi yanlış iliklenirse birbiri ardında diğer yanlışlar sökün edecektir. Nitekim dizide Kanuni, sadece babasını azarlayan bir karakter değil aynı zamanda bir âlimi aşağılayan ve ikide bir omzuna ahbap çavuş gibi tokatlar atan garip bir konumdadır. Hasan Can’ın ise Padişahın yanından ayrılırken içerisine düşürüldüğü süklüm püklüm hali ise Kanuni’nin halk nezdinde düşürülmek istendiği durumu gözler önüne açıkça sermektedir.

Daha Hasan Can’ın yaşını bilemeyenlerin bu olayları nasıl doğru yansıtacakları muammadır. Dizide altmışlı yaşlarında gösterilen Hasan Can, aslında o yıllarda otuzlu yaşlardadır. Babası Hafız Mehmed’le birlikte 1514 yılında Tebriz’de Yavuz Sultan Selim Han’ın hizmetine girmişti.

Nihayet, babasının cenazesini kaldırmadan haremde kız kovalamaya başlayan Kanuni; daha Padişah kadınlarının Topkapı Sarayına gelmedikleri bir zamanda Topkapı’da geçen hayat; Hafsa Sultan’ın yeni gelen Hurrem’le Rusça konuşması; cülus bahşişi alacağız diye sevinen kırk elli yaşlarında askerler; Kanuni elçilerle görüşürken tercümanın ve vezirlerin dil dudak ve göz kulak oynatmaları. Neresini düzeltelim dedirtecek daha nice gaflar manzumesi.

Bir dizide bu kadar hata yapabilmek gerçekten bir maharet işidir. Yine senarist Meral Okay’a dönersek söyleşisinde:

“Bildiğimiz resmi tarihin dışında da bir tarih var tabi ki. Belgelerle ortaya çıkan daha asık yüzlü bir tarih. Öbür tarafta o tarihi yapan o tarihi şekillendiren insanların bir de kendi hayatları kimlikleri var”, diyor. Kendilerinin bir noktada herhalde bu bilinmeyenlere vurgu yaptığını belirtmek istiyor.

Düz bir mantıkla baktığınızda tamam bunlar doğru tespitler diyebilirsiniz. Ancak belgelerle ortaya konmuş temel gerçeklere, bu dizide ne kadar uyuldu ki siz insanların kendi hayatını ve kimliğini ortaya çıkarabileceksiniz.

Bu durumda tarihi gerçekleri göz ardı edenler, senaryoyu yazarken ele aldıkları tarihi şahsiyetlere, ancak kendi dünya görüşlerini, yaşantılarını ve ahlakını giydirmiş olacaklardır.

Senariste göre bu dizinin adı muhteşem entrikalar, muhteşem ihanetler, muhteşem rezaletler olmalıydı. Ancak herhalde bu maksatlarını gizlemek için “Muhteşem Yüzyıl” dediler.

İyi de hangi konuda muhteşem? İn kücâ an kücâ

Güneşin zerre kadar kadrine noksan gelmez

Eylese nur-ı cihan-tâbını huffaş inkar

Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil


14 yorum

Hocam elinize sağlık Teşekkür

Hocam elinize sağlık Teşekkür ediyorum Akedemik kimliğiniz ile bir makale hazırladığınız için.

Edebiyatcıdan Tarih danışmanı dul bir senarisden cıkan bir eser bundan daha iyi olamazdı.

yıllar önce bir makale okumuşdum yazarlar hakkında her yazar yazarken kendine bir kimlik edinir eserinde ve ona göre yazar ibaresi ilgimi cekmişdi her kitap ın da bu kimlikler le nasıl birleşdiriyorlar diye hep merak etmişdim meral hanım bunu gösterdi sağolsun yatak odası fantazileri ile dolu bir eser vererek.
meral hangi karekteri secdi acaba?

bir de şu soru takılıyor aklıma bu kadar büyük bir bütce ile cekilen (söylediklerine göre) finansmanı nasıl karşılanıyor acaba bu diziye sponsorluk yapan kim?

Hocam tekrar Teşekkür ederim elinize sağlık...

23.02.2011 - ecdadın torunu

Keşke bu kadar Muhteşem

Keşke bu kadar Muhteşem tarihimiz tartışma yaratmayacak kadar düzgün yapılsaydı da bizde seyredip öğrenseydik

03.03.2011 - ziyaretçi

yorum

benim için hiç dogmadı bile bu dizi çünkü dizideki konuların ele alınışı tamamen yanlış ve en çok beni üzen osmanlının o tertemiz kadınlarının giyim kuşamlarını nasıl gösteriyorlar nasıl açık saçık gösteriyorlar bu dizi bizi etkilemez ama bizden sonra gelecek nesle atalarımızı çok yanlış tanıtacak ve gayet inandırıca olacaktır. inşalllah oyunları tutmaz ve dizileride kendileride yerin dibine batarlar

22.04.2011 - Ziyaretçi

televizyonunun dugmesine

televizyonunun dugmesine bastiginiz anda kapanir. sizde izlemessiniz diziyi, bukadar basit. eger 'nesiller' tarihimiz dizilerden ogreneceklerse vay o nesillerin haline! tarih dizilerden ogrenilmez, arastirilir, okunur. ama kitap okuma seviyesinin bukadar dusuk oldugu bi ulkedede ancak boyle bi dizi yapilabilirdi. halkin istegine gore dizi yapmislar iste ne guzel, halk acik secik giyimli guzel kadinlar gormek istiyo,nekadar cok dekolte okadar cok reyting, halk ibrahim pasa ile hatice sultan arasindaki yasak aski seyretmek istiyo, padisah bu bolumde hangi cariyeyele opusecek onu gormek istiyo.
(dizinin tamamen yanis olduguna bende katilyorum evet ama) boylesini isteyen halk, boylesini seven halk. ilim kultur tarih yaramaz benim guzel yurdumun guzel insanina. evlenme programlarinin ve 'yalcin abinin' bukadar reyting aldigi bi ulkede baskasida beklenemez zaten

26.04.2011 - Ziyaretçi

televizyinu dugmesine

televizyinu dugmesine bastiginiz anda kapanir. sizde izlemessiniz diziyi, bukadar basit. eger 'nesiller' tarihimiz dizilerden ogreneceklerse vay o nesillerin haline! tarih dizilerden ogrenilmez, arastirilir, okunur. ama kitap okuma seviyesinin bukadar dusuk oldugu bi ulkedede ancak boyle bi dizi yapilabilirdi. halkin istegine gore dizi yapmislar iste ne guzel, halk acik secik giyimli guzel kadinlar gormek istiyo,nekadar cok dekolte okadar cok reyting, halk ibrahim pasa ile hatice sultan arasindaki yasak aski seyretmek istiyo, padisah bu bolumde hangi cariyeyele opusecek onu gormek istiyo.
(dizinin tamamen yanis olduguna bende katilyorum evet ama) boylesini isteyen halk, boylesini seven halk. ilim kultur tari yaramaz benim guzel yurdumun guzel insanina. evlenme programlarinin ve 'yalcin abinin' bukadar reyting aldigi bi ulkede baskasida beklenemez zaten

26.04.2011 - Ziyaretçi

m. yüzyıl

sülümana aşıgım

24.06.2011 - Ziyaretçi

Beğenmeyen izlemez olur biter

Beğenmeyen izlemez olur biter az laf çok iş...

06.07.2011 - İzleyici

bencede siteyide

bencede siteyide begenmediysen girmezsin olur biter

06.08.2011 - Ziyaretçi

YANIT

Onun adı Sülüman değil, Kanuni Sultan Süleyman. Bilmiyor isen öğrende yaz.

17.10.2011 - Ziyaretçi

BİLİNMEYEN TARİH

arkadaslar bu diziyi sevenlere hayret ediyorum degerli arkadaslar saptadıgım bi aksaklıgı soyleyim dizi ile ilgili kanuni fransa kralına mektup yazarken isgal ettigi topraklarıda yazıyor dizide sayıyor son olarakta acıkca kürdistanıda fetih ettigi toprakların arasındada gosteriyor soyluyor acıkca bunu dizide diyor yapmayın arkadaslar etmeyin bunu diyen insanların dizisinide izliyorsunuz ya ne diyim size ayıp gercekten ayıp

15.01.2012 - murat

dizinin tamami olmasada yuzde

dizinin tamami olmasada yuzde 90 ni kadinlarin dedikodusuyla geciyor,bunun icin dizinin tarihsel acidan bir onemi yok.Dedikodu ya merakli olanlar icin birebir.benim icinde oyle.Bende merakla seyrediyorum.

16.01.2012 - aloha

Dizinin sponsorluğunu İSVİÇRE

Dizinin sponsorluğunu İSVİÇRE MASON LOCASI karşılıyor. Başkalarından çaldıkları, sömürdükleri,YARDIM adı altında sağdan ve soldan topladıkları,uyuşturucu ve kaçakçılıklarında elde ettikleri, kadın ve köle pazarlamacılığından elde ettikleri paralarla MASONLAR zengin. Rusya'da Bolşevizm Devrimi sebebiyle tarım ve hayvancılığa stok koydular. İşçileri çalıştırıp kendilerini köle haline getirdiler. Kışın ortasında buğday ettirip, yetişmiyor diye işçilerini kana buladılar. Zaten haram olan "MUHTEŞEM YÜZYIL" dizisine haram olan paralar harcanır. O oyuncuların hiç biri aldıkları paralardan zerre miktarı kadar hak etmiyor. Ortaya koydukları eser ancak haram yollardan tedarik edilebilir. Dizinin yüzde doksanı bilgisayar animasyonlu olduktan sonra varın gerisini kendiniz düşünün. Devletimiz dizinin çekimi için para yatırmıyor aksine dizi yapımcılarından vergi alıyor ve ondan dolayı devletimiz sesini özellikle çıkartmıyor. R.T.E çıkarının olmadığı yerde bırak "Muhteşem Yüzyıl" dizisini, rezaletini dahi çektirmez. Avrupalı sefirlerin yazdıkları sefaretnamelerden yola çıkarak senaryo yazıldı. İngiltere kralı Tudors'a benzetme yapılmak istenmiş dizi de daha çok. Tudors saltanatı boyunca kadınlarla mücadele edip, onlarla çarpık ilişkilerinden dolayı başını oynatamadı etrafa karşı. Dizinin senaryosu öyle ezbere yazılmadı nitekim. Yoksa o *** b***nli senarist sefaretnameler olmadan Kanuni Sultan Süleyman Han Hz.lerini farklı gösteremez. Az bir Türkçesi ve okuması ile bu senaryoyu kendi başına yazamaz.

09.03.2012 - Ziyaretçi

bence de bu kadar büyütmeye

bence de bu kadar büyütmeye gerek yok

08.06.2012 - Ziyaretçi

bence

bence muhteşem yüzyıl çokk ama çokk güzel bir dizi aslında şuanki yayınlanan dizilerin içinde BANA GÖRE EN GÜZEL DİZİ AMA BANA GÖRE ...evt içinde hatalar olduğunu bu diziyi çokkk seven birisi olarak kabul etmeliyim. ama hala osmanlıyla ilgili herkes farklı bişi sölüyor insan kime inanacağını şaşırıyor. herkes istediğine inanıyor gerçekleri kesin olarak asla bilemeyiz ama muhteşem yüzyılı sevmeyenlere söylüyorum ki bu dizi gerçekten çok büyük bir hayran kitlesi ve tarihe çokk büyük bir ilgi uyandırdı tarihten nefret eden ben bile ileride tarihçi olmayı düşünüyorum bu dizi sayesinde tarih itapları okuyor ve araştırmalar yapıyorum herkes kabul etsinki bu dizi insanların tarihe olan ilgisini çokkkk ama çok iyi anlatıyor iyiki muhteşem yüzyıl die bi dizi yayınlanıyor ve bende onu izliyorum allah muhteşem yüzyılı bizlerle tanıştıranlardan razı olsun sevmiyenlerede de saygı duyuyorum ama SENİ ÇOKKKKK AMA ÇOOKKKKKKKKKKKK SEVİYORUM MUHTEŞEM YÜZYIL O KADAR ÇOK SEVİYORUMKİ SINAVIM OLDUĞU ZAMANLARDA BİLE SINAVIMA ÇALIŞMAYIP İZLİYORUM HATTA BOŞ ZAMANLARIMDA İNTERNETTEN TEKRAR TEKRAR İZLİYORUM istemeyen izlemez muhteşem yüzyılı bu kadar basit ztn muhteşem yüzyılın izlenmeyede ihtiyacı yok benim ve benim gibi pek çok sadık izleyicinin sevgisi BİTANECİK MUHTEŞEM YÜZYILIMA YETERDE ARTAR BİLE SENİ ÇOK SEVİYORUM MUHTEŞEM YÜZYIL

30.06.2012 - Ziyaretçi